Faktoring Nedir?

Faktoring Nedir?

Faktoring, ileri vadeli bir alacağın komisyon karşılığında kısaltılarak alacağın temlik edilmesi işlemidir. Bu işlemin uygulama şekli, üstlenilen riskin mahiyeti ve rücu, miktar ve kapsamı ve alacağı tevsik eden belge üzerinde yapılan işlemlere göre çeşitli türleri bulunmaktadır.

Faktoringe İlişkin Alacak ve Menfi Tespit Davalarında Hangi Yöntem İzlenir?

Faktoring işlemi işleme esas Faktoring sözleşmesinin (GFS) imzalanması ile başlar. Sözleşmenin imzasından sonra faktör edilen yani temlik alınan her bir alacağa ayrı ayrı iskonto usulünde işlem uygulanır. Bu haliyle Faktoring bankacılık işleminden farklı olarak cari usulde çalışmaz, bu usulde işlem yapılamaz. Faktoring şirketleri bir finans kurumu olmasına karşılık kredi veremez, karz akti düzenleyemez. Anılan özellikleri ve yasal mevzuat gereğince Faktoring, 90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre faaliyette bulunan ikrazatçılık ve 5411 sayılı yasaya göre faaliyette bulunan Bankacılık ile birçok temel farklılıklar göstermektedir.

Faktoring işlemi yapılması sonrasında Faktör, yapılan işlemin mahiyeti gereğince veya imza edilen GFS ile temlik aldığı alacağının ödenmemesi riskini üstlenmişse buna gerçek Faktoring denir. Bu tür uygulama genelde doğacak hak ediş alacağı hakkında işlem yapılması, vadeli ihracaat kayıtlı işlem yapılması hallerinde görülür. Gerçek Faktoringde işlem yapılmasında sonra temellük edilen alacak faktör e ödenmez se riski üstelenen faktör, temlik eden müşteriye ödediği bedel yönünden rücu talebinde bulunamaz. Eğer Faktör, temlik aldığı alacağın ödenmemesi riskini üstlenmemişse ve faktör edene rücu hakkını koruyorsa buna gerçek olmayan faktorink denir. Temlik edilen alacağı tevsik eden fatura hakkında kısmi Faktoring yapılması mümkün olduğu gibi tamamı hakkında da Faktoring yapılabilir. Faktoring işlemi yapılması sonrası fatura üzerine etiket haline açık Faktoring, fatura üzerine kayıt koyulmaması haline de kapalı faktorink adı verilmektedir.

Faktoring işleminin yapılması ve denetlenmesi konusunda yasal dayanak, 13 Aralık 2012 tarihli Faktoring Yasası’ dır. Bu yasanın yürürlüğe girmesinden önceki döneme ilişkin uyuşmazlıklar hakkında ise çok sayıda değişiklik gören Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik hükümlerinin uygulanması gerektiği değerlendirilmiştir.

Faktoring Konusundaki davalara bakmakla görevli hukuk dairesi güncel iş bölümüne göre 19. Hukuk Dairesi’ dir. Daire, 6361 sayılı yasanın 9/3. Maddesinin uygulanması konusunda öncelikle 9/2. Maddesindeki şartların sağlanmış olmasını aramaktadır.

Emsal olarak Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 17.03.2015 tarihli kararında özetle, “..Davacı vekili, müvekkili ile davalı Eçç … Ltd Şti arasında imzalanan 22.06.2012 tarihli mal satımına ilişkin sözleşme kapsamında dava konusu çekin de içinde bulunduğu bir kısım çeklerin davalı şirkete avans olarak verildiğini, malların sözleşmede belirtilen tarihte teslim edilmediğini, çekin davalı faktoring şirketinin elinde bulunduğunu, alacağın temliki hükümlerine göre şahsi def’ilerin davalı faktoring şirketine karşı da ileri sürülebileceğini belirterek müvekkilinin çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ve tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı E….. Ltd Şti temsilcisi yargılamaya katılmamıştır.

Davalı Ş… Factoring Hizmetleri AŞ. vekili, dava konusu çekin davalı şirket tarafından 22.06.2012 tarihli sözleşmeden önce, davalı şirketin davacı şirket adına düzenlediği 08.05.2012 tarihli fatura kapsamında

yasal mevzuata uygun olarak müvekkiline verildiğini, çek bedelinin 15.06.2012 tarihinde davalı şirkete ödendiğini, davacının sunduğu sözleşmenin müvekkilinin alacağını sürüncemede bırakmaya yönelik olarak sonradan düzenlendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, 08.05.2012 tarihli faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, davalı faktoring şirketine 08.05.2012 tarihli fatura ve 15.06.2012 tarihli alacak bildirim formu ile alacağın temliki hükümlerine göre temlik işlemi yapıldıktan sonra davalı faktoring şirketinin alacağını hükümsüz kılmak için davacı ve davalı şirketin 22.06.2012 tarihli satım sözleşmesini düzenledikleri, davacının kötüniyetli olduğu gerekçesiyle davanın reddine ve tazminata karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA..” karar vermiştir.

Mevcut yasa ve uygulamaya göre Faktoring konusundaki uyuşmazlıklarda işlemin yasa ve yönetmeliğe uygun olması halinde Faktor yapan şirketin TTK 687. Maddesinde anılan soyutluk karinesinden faydalanabileceği, aksi takdirde çek borçlunun veya müşterinin bedeli ödemekten kaçınabileceği görüşü hâkimdir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir